Merhaba,
Hedge fonları dramatik yükselişe hazırlanan uranyum hisselerine yığılıyor. Birçok hedge fonu yöneticisi, uzun soluklu fiyat artışları üzerine bahis oynayarak uranyum hisselerinde pozisyon artırmaya başladı.
Dev isimler alıma geçti
Terra Capital’dan Matthew Langsford, Segra Capital’den Arthur Hyde, Argonaut Capital Partners’tan Barry Norris ve Anaconda Invest’ten Renaud Saleur, Cameco Corp., Energy Fuels Inc., Ur-Energy Inc. ve NexGen Energy Ltd. uranyum şirketi hisselerine yatırım yapan yöneticiler arasında yer alıyor.
Sidney merkezli Terra Capital’de 175 milyon Avustralya Doları (110 milyon ABD Doları) tutarında bir doğal kaynaklar fonu işleten Langsford, global talep görünümünün “bu hisselerin yüzde 50, yüzde 100 ve muhtemelen daha fazla yükseliş sergileyebileceği” anlamına geldiğini söylüyor.
Fukushima reaktöründeki feci kazanın şokunun birçok ülkeyi nükleer enerjiye olan bağımlılıklarını gözden geçirmeye yöneltmesinden on yıl sonra, nükleer düşük sera gazı salınımlı bir ekonomiye geçişte hayati olarak tanımlandı. Uranyum fiyatları 2020’den bu yana %125 arttı.
Küresel ısınmayla mücadele daha fazla nükleer enerji santrali gerektirecek
Uluslararası Enerji Ajansı (UEA), dünyanın net sıfır karbon salınımı taahhütlerini yerine getirmesine yardımcı olmak için küresel nükleer kapasitenin yüzyılın ortasına kadar 2020 seviyelerinin iki katına çıkması gerektiğini tahmin ediyor.
Bu hedef, Avrupa, Asya ve Afrika’da nükleer reaktörlere olan taleple destekleniyor. Eski tesislerin ömrü uzarken, Çin nükleer kapasitesini inşa etmeye devam ediyor. Çin’de patlaması beklenen nükleer santrallerin uranyum talebini artırması kaçınılmaz.
Nükleerle ilgili şüpheler bitmedi
Öte yanda, nükleer enerji tartışmalı olmaya devam ediyor. Almanya, 2011’den sonra ünlü nükleer enerji programını sonlandırdı. Bu karar o zamandan beri eleştirilere maruz kaldı ve Almanya daha sonra kendisini Rusya’nın sağladığı yüksek emisyonlu fosil yakıtlara büyük ölçüde bağımlı buldu.
Avrupa, Rus gazından kurtulmaya çalışırken, uranyumun çekiciliği de arttı. Rusya dünyanın konvansiyonel uranyum kaynaklarının kabaca %8’ini elinde bulundurduğundan, Batı kendisini yeni bir enerji tedariği hamlesi gerçekleştirme zorunda.
Uranyumda Rusya’ya bağımlı Batı yeni maden arayışında
Segra Capital portföy yöneticisi Hyde bir röportajda “En çok borsalarda tedavülde olan uranyum madencilerine odaklanıyoruz” dedi. “Bu pazardaki arz ve talebin dengelenmesi için yeni kaynakların üretime geçmesi şart.”
ABD, Avrupa ve Kanada’yı büyük ölçüde Rusya ve Çin’e bağımlı olan nükleer yakıt tedarik döngüsünden kurtulmak şart. Bunu yapmanın en iyi yolu yeni madenler, yeni dönüştürme kapasitesi, yeni zenginleştirme kapasitesi.”
Nükleer “yeşil” olabilir mi?
Nükleer enerji karbondioksit salmaz. Avrupa Birliği’nin sürdürülebilir enerji kaynakları sınıflandırmasında yeşil olarak tanımlanmaktadır. Ancak bir takım riskleri de beraberinde getiriyor.
BloombergNEF’ten Nilushi Karunaratne, “Net sıfır karbon salınıman ulaşma yarışında ciddi bir rakip olarak görülmesinin önünde iki ana engel var: Reaktörlerin ve radyoaktif atıkların imhasının güvenliği konusundaki şüpheler ve maliyet” dedi.
Bu şüphecilik, “2011 Fukushima kazasından bu yana faaliyette olan reaktör sayısının çok az değişmesi sonucu getirdi. Emekliye ayrılanlar devreye giren yeni tesisleri geride bırakıyor.”
Uranyum, nükleer santrallerde yakıt olarak kullanılmaya hazır hale gelene kadar çeşitli işlemlerden geçiyor. Uranyum cevheri, çıkarılıp öğütüldükten sonra flor gazına dönüştürülüyor ve bu daha sonra zenginleştirilip yakıt çubuklarına dönüştürülüyor. Bunlar reaktörlere yükleniyor ve ardından enerji açığa çıkaran fisyon meydana geliyor.
Nükleer yakıt döngüsü olarak adlandırılan sürecin tamamı yıllar alabilir ve birçok ülkeye yayılan tedarik zincirlerine dayanabilir. Hyde, bu tedarik zincirleri etrafındaki siyasi hassasiyetin Batı’yı bağımsızlığa ulaşmanın yeni yollarını aramaya iteceğini söylüyor.
Kaynak: Hedge Funds Pile Into Uranium Stocks Set for ‘Dramatic’ Rise
Umuyoruz ilginizi çeken, güzel bir içerik sunabilmişizdir.